I
suyu bildiğinde susuzluk,
evi bildiğinde evsizlik
diye aktı
gözsüzüm heyhat,
kadehimdeki isyan mı?
“bildim” dedi el,
bilmenin keyfiyle
ilişti cebe…
“sordum “ dedi tını
“duydum” dedi duman
güldü yatak,
“bir tek sözler mi yalnız?” sesiyle
II
sende bir nisan gizli,
çamdan bir hazan gizli
candan bir Al-i İmran[2] gizli
sözün bittiği yer, dile gelemeyeceklerin olduğu yer ise
sende bir düş-ince gizli
sırtımda biriken ter damlaları zaman
sende bir üşüme gizli…
nice kırıldım bak bileklerim yanık
sende bir tufan, siz’li
III
sana bakmak, suya bakmak
arkaya bakmak biraz
ayak sesleri, trenler
sana bakmak gitmeye bakmak
kendi gidiş’ine üzülmek biraz
Biraz Kalış’ına
gitmek’e ulaşamayış’ına.
sana bakmak şiire bakmak
parmağından doğurduğun kızıma
bakmaya bakmak bana bakmak
sana bakmak
bak
ma
mak
IV
çığlığım fısıltıdır yeterince uzaksan
sarılışım ahşabın gıcırtısı
sayıklıyorsam
sarhoş bir yalvaçtır uyku bu gece teninde
ağlıyorsam
bahar değil sen yine de aç diye
özüm sözünü yazılıyordur duvarlara
özlüyorsam.
ve dahi gülmüyorsam,
ki içim yüzüm
bir mavi çiçek[3]
gölgende bir An
yan
mış
sin
ine daha ben
sin
meden,
bilmişliğimdendir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder