9 Eylül 2014 Salı

havva kelamı

kalemsizim sevgili

aklıma gırtlağın geliyor ilk


sonra elma ya da al bir ma

bir ağacın gölgesinde bitiveriyor tanrı


karnıma yaslanan ağırlığına sığınıyorum



kitapsızım sevgili


çok suskun da kapılar bazen sesin çalıyor


tütün bastım dilime sevinince kanıyor


kedim yok benim evde tanrı biraz korkuyor


yüklemlerim ocakta pişmiyor ağlıyorum




köleler hep siyahtı şimdi ağaç sevgili


mevaraün mememse dokununca yanıyor


tanrı hep meyve diye beni sana soruyor


dişlerim kemiğinde bak hayat yazıyorum

24 Şubat 2014 Pazartesi

DELİ İZ


                                                              velev ki ağlamak var



uğultulu bir kekemeye  secd kelimeler rüyasındayım
çok şey unuttum içimde baharan o çukur ova boyunca
dağa taşa terimden bir adım önce düşmeyi
kara bir bayrak kadar dumansız tutuşmayı
dizi dizi saksılara öfke ekip lim biçmeyi
göğsüme turunç derken
dudağını öpmeyi


uğultulu bir kekemeye tavaf  harfler meyhanesindeyim
çok şey unuttum kayık yollar boyunca
buğulu camları silerken üşüyen ellerime soy bulmayı
eskici mandallarına burun olmayı
girmeden evvel evlere anahtar soluğundan isim okumayı
sol omzuma selam vermeyi
vişneden tütün ummayı


uğultulu bir kekemeye aşk linç edilmiş heceler kürsüsünde
çok kan yuttum gidemeyenlerin küllerinde
kaç haziran daha ahla koşacak atlar
ağız dolusu aklı geviş getirirken tarih
kaç ateşe daha düşecek sokaklar külden tırnaklar

elinin değdiği taşlardan
taşın değdiği sabahlardan dil devşirmeyi
notanın gümüş mermisiyle mektup söndürmeyi
kurumuş soluğuna çaputlar bağlamadan
kanınla paslanmış çakılara şiirler okumayı
çok şey unuttum geçen üç yıl boyunca
dudağında köklenen turunç ağacını
aklımda şerbetlenen vişnenin dumanını
boynunda
orucumu bozmayı















UZUN SAP

Sol ayağıma de ki Delile… I.                      PERDELİ sen bana dokunduğunda Venedik’te bir çan zincirlerinden boşalıp sokaklarda ...