velev ki ağlamak var
uğultulu bir kekemeye secd kelimeler rüyasındayım
çok şey unuttum içimde baharan o çukur ova boyunca
dağa taşa terimden bir adım önce
düşmeyi
kara bir bayrak kadar dumansız
tutuşmayı
dizi dizi saksılara öfke ekip lim
biçmeyi
göğsüme turunç derken
dudağını öpmeyi
uğultulu bir kekemeye tavaf harfler meyhanesindeyim
çok şey unuttum kayık yollar
boyunca
buğulu camları silerken üşüyen
ellerime soy bulmayı
eskici mandallarına burun olmayı
girmeden evvel evlere anahtar
soluğundan isim okumayı
sol omzuma selam vermeyi
vişneden tütün ummayı
uğultulu bir kekemeye aşk linç
edilmiş heceler kürsüsünde
çok kan yuttum gidemeyenlerin
küllerinde
kaç haziran daha ahla koşacak
atlar
ağız dolusu aklı geviş getirirken
tarih
kaç ateşe daha düşecek sokaklar
külden tırnaklar
elinin değdiği taşlardan
taşın değdiği sabahlardan dil
devşirmeyi
notanın gümüş mermisiyle mektup
söndürmeyi
kurumuş soluğuna
çaputlar bağlamadan
kanınla paslanmış çakılara
şiirler okumayı
çok şey unuttum geçen üç yıl
boyunca
dudağında köklenen turunç ağacını
aklımda şerbetlenen vişnenin
dumanını
boynunda
orucumu bozmayı
orucumu bozmayı